Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
busra.kara@icloud.com
SINAV KAYGISI
27/06/2021
Eğitim öğretim aşamasında
bireyler sınavlarla yüz yüzedir. Sınavlarda başarılı olmaları öğrenciler için
önemli bir süreç olmaktadır. Kaygı sınavdan önce çeşitli fiziksel ve psikolojik
değişimlerle ortaya çıkmakta, bireyin sınav esnasında performansını olumsuz
yönde etkileyebilen yoğun bir duygu olmaktadır. Öğrencinin sınav kaygısına anne
baba ve toplumun etkisi de neden olmaktadır. Sınav kaygısı başarıyı büyük
ölçüde etkilerken öğrencinin ileriki eğitim öğretim dönemine ilişkin olumlu
duygularına da zarar vermektedir. Kendine ilişkin motivasyon kaybına neden olmaktadır.
Kendine güven duyan bireyler eğitim hayatlarında daha az kaygıya kapılmaktadırlar.
Geleceğe ilişkin kolay hedef koyarak bu hedeflerine ulaşma yönünde ümitli
olmaktadırlar. Sınav kaygısı; sınav veya
benzeri değerlendirilme durumlarının yaratacağı olası olumsuz sonuçlar veya başarısızlıkla
ilgili endişenin eşlik ettiği fenomonolojik, psikolojik ve davranışsal tepkiler
olarak nitelendirilmektedir. Diğer bir deyişe göre ise sınav kaygısı;
öğrencilerin sınav veya herhangi bir sınanma durumu sırasında hissettiği
rahatsızlık, kaygı veya endişedir. Bazı araştırmalarda başarı
düzeyi düşük olan öğrenciler ele alınmaktadır. Bu öğrencilerin kaygı düzeyleri
de yaşıtlarına göre yüksek çıkmaktadır. Zihinsel içsel konuşmalar bireyin
kendine ilişkin olumlu düşüncelerini yıkarak bireyin yaptığı işe odaklanmasına
engel olmakta ve endişe içinde olmasına yol açmaktadır. Sürekli belli olumsuz
duygularla meşgul olan zihin beklenen performansı gösterememektedir. Otonom sinir sisteminin
uyarılması, sınav kaygısının duyusal fizyolojik yönünü oluşturmaktadır. Kalp
atışının hızlanması, terlemenin artması, üşüme, yüzde kızarma, sararma,
sindirim sisteminin hareketlenmesi, mide bulantıları, sinirlilik ve gerginlik
duyuşsallığın somut sonuçlarıdır. Sınav kaygısı öğrenciler için büyük bir
tehdittir. Sınav kaygısı, son zamanlarda akademik performansa etki eden davranışlar
bütünü olarak kullanılmakta olup, doğal olarak sınav kaygısı, verimli ders çalışamama,
sınav dışı zihinsel düşünceler ve vücudun verdiği fizyolojik tepkileri kapsamaktadır.
Son yıllarda okul başarısı
ile sınav kaygısı arasında olumsuz bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Sınav
kaygısı; birçok ülkede, pek çok araştırmada çalışılmış ve kültürel ve coğrafi
sınırları aşan bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. Türk gençlerinin sınav
kaygısı düzeylerinin sadece Kore, İran, Ürdün’deki gençlerden daha düşük olduğu
bulunmuştur. Sınav kaygısının bir ülkede sınava verilen önemin artmasıyla doğru
orantılı olarak artış gösterdiği görülmektedir. Sınav kaygısı olan
öğrenciler sınavı oldukça tehdit edici, korkutucu olarak algılamaktadırlar.
Yüksek sınav kaygısı olan öğrencilerin, düşük sınav kaygısı olan öğrencilere
göre, kendilerini küçülten kuruntu ve duyuşsal reaksiyonlar şeklindeki
tepkileri daha yoğun olmaktadır. Yüksek sınav kaygısı olan bireylerin
değerlendirme ortamlarında düşük sınav kaygısı olan bireylere göre daha fazla
olumsuz düşünceleri bulunmaktadır. Öğrencilerin sınav esnasında duyuşsallık
düzeyi gittikçe azalmakta, kuruntu düzeyinde ise sınavın başlamasından bitimine
kadar bir azalma olmamaktadır. Öğrencilerin kaygı
hissetmelerine ve düşük performans sergilemelerine neden olan sınav kaygısı, öğrencilerin
akademik başarılarını olumsuz yönde etkileyen diğer bir engeldir. Sınav
kaygısı, kuruntu ve duyuşsallık olmak üzere iki temel bileşenden oluşmaktadır.
Kuruntu bileşeni kişinin kendisiyle ilgili algılamalarını, performansla ilgili
beklentilerini, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz değerlendirmelerini, başarısızlığın
sonuçları ile ilgili durumları ve kişinin kendisi ile diğerleri arasındaki karşılaştırmalarını
içermektedir. Duyuşsallık bileşeni ise gerginliğin/rahatsızlığın ve otomatik harekete
geçmeden kaynaklanan duyuşsal ve fizyolojik süreçlerle ilgilidir. Sınav kaygısının
kavramsallaştırılması, öğrencilerin sınav öncesinde ve sınav esnasında olumsuz
ve kendilerine zarar veren düşüncelerin önemi üzerine odaklanmaktadır. Sınav kaygısı bireyin
fizyolojik durumunu etkilemekte sorulara odaklanamamasına neden olacak şekilde
mide bulantısı, baş ağrısı ve kişinin ateşlenmesi gibi durumlara neden
olmaktadır. Sınav kaygısı genellikle başarısızlık korkusu, başkaları tarafından
olumsuz değerlendirilme korkusu gibi faktörlerle bağlantılı olmaktadır. Bununla
birlikte kendine olan güven düzeyi, benlik saygısı gibi bireysel özellikler de
sınav kaygısında önemlidir. Ayrıca anne ve babadan gelen baskı yüksek kaygıyla
ilişkili olmaktadır. Aile ne kadar baskı kurar ve yüksek beklentiler içine
girerse, kişinin kaygı seviyesi de o kadar artmaktadır. Anne ve babanın baskısı
ve yüksek beklentilerinin sınav kaygısıyla olan ilişkisine bakarak, baskı
yerine destekleyici yaklaşımın tercih edilmesinin ne kadar önemli olduğu görülmektedir.
Sınav kaygısı ile ele
alınan birçok değişkene rastlamak mümkündür. Bunlardan bazıları sosyal destek,
akademik başarı, aile desteği, aile-öğrenci ilişkileri, mükemmeliyetçilik, çalışma
becerileri değişkenleridir. Aile desteği, sınavlara hazırlık dönemlerinde
öğrenciler açısından oldukça önem teşkil etmektedir. Öğrenmenin en üst düzeyde
gerçekleşebilmesi için kaygının olumsuz etkilerinin minimum düzeye indirgenmesi
gerekmektedir. Burada öğrencinin bireysel çabalarının yanı sıra sosyal çevreye,
özellikle de aileye büyük görevler düşmektedir. Dengeli, duygusal ve toplumsal
etkileşimin güçlü olduğu ailelerde çocuklar güven duygusu kazanarak kaygıdan
daha az etkilenmektedirler. Sınav kaygısı kuruntu ve
duyuşsallık olmak üzere iki boyutta ifade edilmektedir. Kişinin kendisi ile
ilgili olumsuz değerlendirmeleri, içsel konuşmaları kuruntu boyutu olup, sınav
kaygısının bilişsel boyutunu açıklamaktadır. Duyuşsallık boyutu ise; başarısızlığın
sonuçlarını düşünme gibi, sınav sırasında, bireyde ortaya çıkan hızlı kalp atışı,
terleme, sararma şeklinde hissedilen fizyolojik tepkilerdir. Öğrencilerin yüksek sınav
kaygısı ile zayıf çalışma becerileri arasında bir ilişki bulunmaktadır. Yüksek
sınav kaygısı olan öğrenciler, düşük sınav kaygısı olan öğrencilere göre daha
düşük performans göstermektedirler. Yüksek sınav kaygısı olan öğrenciler
kendilerine ilişkin olumsuz değerlendirmeler yapmakta ve düşük benlik saygısına
sahip olmaktadırlar. Sınav kaygısı öğrencinin kendi performansına yönelik
kaygıdır. KAYNAKÇA Daniels, B. & Hewitt, J. (1978).
Anxiety and classroom examination performance. Journal of Clinical Psychology,
34, 341-345. Meichenbaum,
D. H. & Butler, L. (1980). Toward conceptual model for treatment of test
anxiety: Implications for research and treatment. In I. G. Sarason(Ed.), Test
anxiety: Theory, research and applications,(pp. 181- 208). Hill Sdale NJ:
Erlbaum. Morris, L.
W., & Liebert, R. M. (1970). Relationship of cognitive and emotional
components of test anxiety to physiological arousal and academic performance. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 35(3), 332–337. Spielberger,
C. D., & Vagg, P. R. (1987). The Treatment of Test Anxiety: A Transactional
Process Model. In R. Schwarzer, H. M. Van Der Ploeg, & C. D. Spielberger
(Eds.), Advances in Test Anxiety Research (Vol. 5, pp. 179-186).
Lisse/Hillsdale, NJ: Swets and Zeitlinger/Erlbaum Associates. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
MADDE BAĞIMLILIĞI - 27/09/2022 |
Madde bağımlılığının sebebi denildiğinde, bir tek nedenden bahsetmek mümkün değildir. Birden fazla sebep bir arada olabilmektedir. |
GASLIGHTING (PSİKOLOJİK MANİPÜLASYON) NEDİR? - 24/05/2022 |
Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir. Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirmedir. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
HAYIR DİYEMEMEK NASIL İLETİŞİM VE İLİŞKİ SORUNLARI YARATIR? - 25/03/2022 |
Bir insan karşısındaki kişiye hayır diyemiyorsa öncelikle neden hayır diyemediğini bulması gerekmektedir. Bu durumda ya bir beklenti vardır ya da o kişiyle ilgili korkup kaygılanılan bir şey vardır. |
ÇOCUKLARDA ÖFKE PROBLEMİ - 06/03/2022 |
Her istediği yapılan ya da her şeye çok kolay ulaşabilen bir çocuk psikolojik olarak elde etmesi gereken bazı becerileri çok da elde edemeden büyümüş olmaktadırlar.Bunun getirdiği problemleri de yaşamının sonraki evrelerinde göstermeye başlamaktadır. |
EKONOMİK KRİZ VE İNSANLARA ETKİLERİ - 16/01/2022 |
Ekonomide yaşanan krizlerin toplumlar üzerindeki temel sosyoekonomik etkileri gelirin azalması, işsizlik ve bunların sonucu olarak yaşam standartlarının olumsuz yönde değişmesi,sosyal sınıflar arasındaki gelir eşitsizliğinin ve yoksulluğun artmasıdır |
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) - 18/10/2021 |
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklukta yaygın bir şekilde görülen önemli oranda bilişsel, ailevi, sosyal ve davranışsal zayıflığa ilişkin kalıtsal bir bozukluktur. |
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ - 05/10/2021 |
Özgül öğrenme güçlüğü, bireyin zekasının normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen akranlarına göre okuma, yazma ve matematik gibi akademik alanlarında yaşadığı zorluklar olarak tanımlanmaktadır. |
Devamı |