uzman klinik psikolog sabiha ışık 05301221102
sabihaisik@outlook.com
Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi)
05/04/2022 Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) Akademik başarısızlık, okulda uyum ve davranış sorunları
çocuk psikologlarına en çok başvuru nedenlerinden birdir. Bu tür başvurularda
mutlaka özel öğrenme güçlüğü akılda tutulmalı ve değerlendirilmelidir. Özel
öğrenme güçlüğü, dinleme, düşünme, anlama, düşünme, okuma, yazma, matematik
becerilerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlükleri olan, kendini
idare etme, sosyal olarak algılama ve etkileşim sorunları olan, yaşına ve zekasına
uygun okul başarısı göstermeyen bireylerdeki durumu tanımlar. Biz özel öğrenme
güçlüğü yani disleksiyi de DSM tanı ölçütlerine göre sınıflıyoruz. DSM tanı
ölçütlerine göre; zekası normal olmasına karşı kişinin okuma, yazma, anlama,
akıl yürütme gibi ayrıca matematiksel alanlarda güçlük çekmeleri ve gerekli
girişimlere karşı bunun hala sürüyor olmasını şart koşar. Yine okul becerileri,
kişisel uygulanan başarı ölçümleri ve klinik değerlendirmelerde yaşına göre
beklenenin altında bir performans göstermesi gerekmektedir. Yine 17 yaş üstünde
işlevsel belirgin öğrenim güçlükleri de değerlendirilmelidir ve tabii ki
öğrenmeyi zorlaştıran diğer nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Biz özel öğrenme
güçlüğünü tipleri -Okuma bozukluğu ile giden grup var. Bunlar doğru okuma,
okuma hızı, akıcılık, okuduğunu anlamada sorun yaşarlar. -Yazılı anlatım bozukluğu ile giden özel öğrenme güçlüğü,
daha çok harf yazma ve harf söyleme, dil bilgisi, yazılı anlatım ve düzen
konusunda zorluk çekerler. -Matematiksel bozuklukla giden özel öğrenme güçlüğünde ise, kişinin
sayı algısı, doğru hesaplaması, sayıları eşlemesinde sorun yaşanır. Disleksinin sıklık ve
yaygınlığı Bütün öğrenme bozukluğu olgularının yaklaşık %80’ini
oluşturmaktadır. Toplumda görülme oranı
da sanıldığından fazla %5-18 arasında değişir ama sıklık bazen ülkelere göre
farklılık gösterir. Aritmetik bozukluk ise daha az görülür. Yaklaşık %1
oranında. Yine farklı ülkelerde farklı sonuçlar elde edilebilir. Yazılı anlatım
bozukluğu sıklıkla diğer öğrenme bozuklukları ile birlikte gösterilir ve okul
çağı çocuklarında görülme oranı %4’tür. Disleksinin nedenleri Çeşitli genetik ve çevresel etmenler ile biyolojik temele
dayalı işlevsel bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Bu işlevsel bozukluk konuşma,
okuma, yazma ya da aritmetik beceriler için gerekli olan bilişsel becerilerin
gelişmesinde gecikmeye ya da sapmaya neden olur. Doğum öncesi yetersiz
beslenme, enfeksiyonlar, annenin sigara ya da ilaç kullanması, doğum sırasında oluşan
zorluklar, bebeğin bir süre oksijensiz kalması, doğum sonrasında uzamış
sarılık, travmalar, enfeksiyonlar çevresel nedenler olarak bilinmektedir. Genetik
özelliklere baktığımız zaman dislektik anne babanın olması çocukta okuma yazma
bozukluğu için en önemli risk etkenidir. Erkek çocuklarda kız çocuklardan daha
fazla görülür genetik etkenler. Bu oranlar ailesinde herhangi bir disleksi
öyküsü olmayan popülasyondan daha yüksektir. Bazı dişlektik kişilerde santral
sinir sisteminde bazı bozukluklar vardır. Dislektik bireylere yapılan MR
çalışmalarında temporal loblarda belli bozukluklar saptanmıştır. Disleksinin özel bir ruhsal bir görünümü yoktur. Bu çocuklar
ruhsal açıdan birbirlerinden çok farklı klinik görünümler oluşturabilirler. Okuma, yazma ya da aritmetik becerilerine ilişkin
belirtileri, öğrenme süreçlerine ilişkin özgün belirtileri ve eşlik eden
belirtileri klinikte değerlendiriyoruz. Okuma becerisine baktığımız zaman bu çocuklarda okuma hızı ve
niteliği yaşıtlarından geridir. Kelimeleri hecelerken ve ayırırken zorluk
çekerler. Harf ses uyumu gelişmemiştir. Yani harflerin seslerini öğrenmek,
şekli ile ses arasında bir bağlantı kurmak zordur. Yine bu çocuklar okuduğunu
anlamakta zorlanır, başkalarının okuduklarını daha iyi anlarlar. Yazma becerileri değerlendirildiğinde, yazma hızı yaşıtlarına
göre yavaştır ve yaşıtlarından daha kötü, daha bozuk bir yazı ile yazarlar.
Söylenenleri ya da tahtada yazanları kağıda aktarmakta zorluk çekerler. Bazı
harfleri ters yazarlar. Bazı rakamları karıştırırlar. Özellikle 2 ve 5 gibi, b -
d gibi. Yazarken bazı harfleri atlamakta disleksi bozukluğu belirtisidir. Yine
sınıf düzeyine göre büyük harf küçük harf karıştırma, noktalama işaretleri ve
dil bilgisi kurallarını karşıtırma, yazıyı ve heceyi bölmede zorluk,
kelimelerin aralarında boşluk bırakmama ya da kelimeyi bölerek yazma gibi yazma
bozuklukları sık olarak görülür. Aritmetik beceriler değerlendirildiği zaman da dört işlemi
yaparken zayıftırlar. Parmak sayarlar. Yanlış yaparlar. Problemi çözüme
götürecek olan işleme bir türlü karar veremezler. Sayı kavramını anlamada da
güçlükleri vardır. 5 mi 2 mi daha büyük gibi sorulara düşünmeden karar vermekte
zorlanırlar. Bazı matematik sembolleri öğrenmekte de zorlanırlar ve
karıştırırlar. Sınıf düzeyine göre çarpım tablosunu ezberleme ve öğrenmede geri
kalırlar. Disleksisi olan çocuklarda işitsel ayırıştırma yeteneği
zayıftır. Harf ve sayıları yanlış duyar karıştırırlar. Bavulu davul gibi anlama
gibi. Yine bu çocukların işitsel bellekleri zayıftır. Yönergeleri
anlamakta zorluk çekerler, özellikle de peş peşe verilen yönergeleri takip
edemezler. Aynı anda birden fazla işitsel uyaran verildiğinde de duymazlar.
Örneğin tv izlerken seslenildiğini ya da kapının çaldığını fark etmeyebilirler.
Yine dislekside sıraya koymada bozukluk görüyoruz. Bir öyküyü
anlatırken başını sonunu karıştırma, sayı ve harfleri düzenlemekte zorlanma
görülür. Alfabeyi söylemek, rakamları saymak, ayları, haftaları sıralı saymakta
zorluk çeker ya da yanlış hatırlarlar. Dislekside başka görülen sorunlardan biri de düzenleme ve
organize olmadır. Yazarken sayfaları düzenleyemezler. Aralarda boşluk
bırakırlar. Defter kitap gibi şeyler yıpranmış yırtılmıştır. Sık olarak
eşyalarını kaybederler. Odaları sürekli olarak dağınıktır. Bellek bozuklukları da önemli sorunlardan bir tanesidir. Özellikle
de kısa süreli bellek bozukluğu görülür. Yani öğrendiği şeyleri hemen unutur ve
ezberlemekte zorluk çekerler. Kısa süreli bellek bozukluğu öğrenme
bozukluklarında daha sık görülür. Hem işitsel hem de görsel olanda kısa süreli
bellek bozukluğu vardır. Sözel alanda, kendiliğinden konuşmaya başlamakta ya da soru
yöneltildiğinde o soruya uygun cevabı vermekte güçlük görülür. Soyut kavramları
anlatmakta zorluk vardır. Duygu ve düşünceleri anlamakta zorluk çekerler. Bazı harflerin ve seslerin telaffuzunda bozukluk Olabilir. Özellikle ş – t gibi. Oryantasyon alanındaki bozuklukları da yön bulma sorunlarına
yol açar. Sağ ve sol ayrımında
zorlanırlar. Zaman kavramında karışıklık vardır. Yani önce sonra, dün
yarın gibi. Bütün bunlar saat öğrenmedeki zorlukla da ortaya çıkabilir. Saati
bir türlü diğer yaşıtları gibi öğrenemezler. İşaret sözcüklerinin karıştırılması yani orda, burada gibi
görülebilir. Disleksinin sosyal ve
duygusal davranışlara yansıması Düşünmeden davranma, sözel olmayan sosyal kuralları kavramada
güçlük, eleştirilere ve engellenmeye karşı aşırı tepkiler, yargılama
yeteneğinde zayıflık olması, ilişki sürdürmede zorluk, düşük benlik saygısı,
kişiler arası ilişkilerde zayıflık, iyi ilişki kuramama, çekinme, aşırı kaygı,
depresyon ve motivasyon eksikliği sık görülür. Bazen de dışa yönelik bulgular
fazla olur. Hırçınlık, huzursuzluk, saldırganlık gibi aşırı hareketli kurallara
uymayan, okul ve arkadaşları ile ilişki sorunları olan çocuklar olabilirler. Özel öğrenme güçlüğü eğer tedavi edilmez ise erişkin dönemde
de devam eder. İleriki yaşlarda da okuma ve yazmada güçlük, hızlı okuyamama,
hatasız yazamama, okuduğu yeri yeniden okuma ihtiyacı hissetme, ezberleme
güçlüğü, sıralama güçlüğü ve yönergeleri izlemede zorluk devam eder. Yine
erişkin dönemde konuşma ve ifade güçlükleri, el ve göz koordinasyonunda
güçlükler, organizasyonda güçlükler, randevuları kaçırma, dağınıklık, plan
yapamama ve duygusal olarak kolay öfkelenme, sıkılma, kaygılanma gibi
belirtiler bu dönemde de devam edebilir. Dislekside nasıl tanı
koyulur? Belirgin bir klinik tablo olmadığında öncelikle bu bulgudan
şüphelenilmesi gereklidir. Bu saydığımız bulgular benzer şekilde dikkat eksikliği
ve hiperaktivite bozukluğunda da sıklıkla görülebilen bulgulardır. Özel öğrenme
bozukluğu doğuştan gelen bir durumdur. Sonradan ortaya çıkmaz. Ancak bazı hastalıklar
özel öğrenme bozukluğuna benzer belirtilere neden olabilirler. Yine özel
öğrenme güçlüğü tıbbi bir sorunun ikincil sonucu olarak ortaya çıkabilir. Bu
nedenle tanı için bir profesyonelden destek almak şarttır. Disleksi sıklıkla
diğer psikolojik rahatsızlıklarla birlikte görülür. Bunların da gözden
geçirilmesi gerekir. Özel öğrenme bozukluğu tek başına görülmez. En çok eşlikli
psikolojik rahatsızlık dikkat eksikliği hiperaktivite bozuluğudur. Konuşma ve
dil bozukluğu, tourette bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, davranış
bozuklukları ile de birliktelik gösterir. Özel öğrenme güçlüğü mutlaka zeka geriliğinden ayrılmalıdır.
En önemli fark zeka geriliğinde tüm işlevlerde normalin altında bir performans
görülürken, özel öğrenme güçlüğünde bazı işlevlerde sadece normalin altında
performans görülür. Özel öğrenme güçlüğü (disleksi) olan bazı ünlüler; -Albert Einstein – Thomas Edison – Mozart – Walt Disney –Pablo
Picasso –Leonardo da vinci Disleksi tanısı konulurken bu klinik belirtiler
değerlendirildikten sonra zeka testi yapılması gerekebilir. Dikkat eksikliği ve
hiperaktivite testi de sıklıkla yapılır. Standart akademik başarı testleri
uygulanabilir. Bu testler ve klinik görüşme sonucunda tanı konulabilir. Çocuğunuzda
özel öğrenme güçlüğünden şüpheleniyorsanız eğer bir çocuk psikoloğuna
başvurmanız en iyisi olacaktır. Psikolog çocuk ve aile ile görüştükten sonra
uygun görürse WISC-R testi yapabilir. Tedavide kapsamlı ve mutlaka çeşitli
alanların birlikte çalışılmasını gerektiren (örn. Özel eğitim öğretmeni,
psikolog, konuşma bozukluğu var ise dil ve konuşma terapisti gibi) kişiye özel bir
plan oluşturulmalıdır. Çocuğa uygun olan bir düzeyden başlayarak yeniden okuma,
yazma ve aritmetik becerileri için öncelikle eğitim desteği verilmelidir. Özel
öğrenme güçlüğünde kanıtlanmış bir ilaç tedavisi yoktur. Ancak dikkat eksikliği
ve hiperaktivite eşlik ediyorsa onun ilaçla belirli bir düzeyde tedavisi
mümkündür. Eğitim alanında özel destek alırken aynı zamanda da bir pedagog
eşliğinde çocuğun takip edilmesi uygundur. Tedavi edilmeyip erişkinlik düzeyine
ulaşmış birinin uzman bir psikoloğa başvurması gereklidir. Klinik Psikolog Sabiha
IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin k |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onla |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022 |
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba i |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit e |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022 |
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir soru |
Devamı |